Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124

Televizyonun altın çağında bir diziye başladığınızda önünüzde en az 22-25 bölümlük koca bir sezon olurdu. Hatta öyle ki, bir sezonu bitirdiğinizde karakterlerin başına gelenleri unutur, ara sezonda tekrar bölümleri izleyerek hafızanızı tazelemek zorunda kalırdınız. Peki ne oldu da yeni dizi sezonları neden kısa hale geldi? Eskiden dizi mi vardı, şimdi mi dizi var tartışmasına girmeden gelin sebeplere bakalım.

Eskiden televizyon dizileri reklam gelirleriyle dönerdi. Uzun sezonlar, daha fazla reklam arası demekti. Dizi reyting aldıkça, reklam verenler daha çok para akıtır, kanal da mutlu olurdu. Ama Netflix, Disney+, HBO Max gibi platformlar geldi ve işler değişti. Bunlar abonelik sistemiyle çalıştığı için amaçları, seyirciyi olabildiğince ekranda tutmak değil, sadık bir aboneye dönüştürmek oldu.
Artık mesele reyting değil. Mesele “bu dizi seni platformda ne kadar daha fazla tutacak?” sorusunun cevabı. Eğer kaliteli, kısa sezonlarla her ay yeni içerikler sunabiliyorlarsa, neden aylarca uzatılmış senaryolarla izleyiciyi baygınlık seviyesine getirsinler? Yeni dizi sezonları neden kısa? İşte en büyük sebeplerinden biri de bu!
Ayrıca, kısa sezonlar yapımcılar için de daha az risk anlamına geliyor. Eğer bir dizi tutmazsa, 25 bölüm yerine 8 bölümle sınırlı kalıyor ve zarar minimize ediliyor. Bu da platformların sürekli yeni yapımları denemesine olanak tanıyor.
Geleneksel televizyon, dizileri haftada bir bölüm yayınlardı. Ama dijital platformlar geldi ve tüm sezonları bir anda izleyicinin önüne koymaya başladı. Böylece “binge-watching” (deliler gibi arka arkaya dizi izleme) kültürü oluştu.
Şimdi soralım: 25 bölümlük bir diziyi arka arkaya izlemek mümkün mü? Evettt dediğinizi duyar gibiyim ama araştırmalara göre değil. Kısa sürede izlenen 25 bölüm, dizinin sürükleyiciliğini ve yarattığı heyecanı baltalıyor. İzleyicide yaratılmak istenen “tadı damağında kalma” hissinden çok bıkkınlık yaratabiliyor. Ama 8-10 bölümlük bir dizi bir hafta sonunda kolayca bitirilebilir.
Netflix, Disney+ ve Amazon Prime tam da bu yüzden kısa sezonlarla “al, bunu bitir, bir sonraki şeye geç” diyor. Yani sizi benzer ama aynı olmayan bir yapıma aktarıp, yeni bir bekleme ve bağlılık yaratmak istiyor. Bu sayede platform ile arandaki bağlar, yeni yapımlar ile güçleniyor. Yeni dizi sezonları neden kısa? İşte bir nedeni de modern izleme alışkanlıkları ve yaratılmak istenen geniş sadakat bağları.

Eskiden diziler, bölümleri doldurmak için gereksiz yan hikâyeler, uzatılmış diyaloglar ve garip filler bölümleriyle doluydu. Ana hikâyeye pek katkı sağlamayan “karakterin çocukluk travmasını anlattığı bir bölüm” ya da “ana karakterin mahalleye taşınan yaşlı teyze ile dost olması” gibi yan konular kaçınılmazdı. Çünkü 25 bölüm çıkarmak gerekiyordu!
Şimdi ise kısa sezonlar sayesinde her bölümde anlamlı bir şeyler yaşanıyor. Boş sahneler azaldı, her şey daha sıkı ve vurucu hale geldi. Bu sayede akılda kalıcılığı arttırıldı. Ayrıca, kaliteli diziler için bir prestij yarışı başladı. Breaking Bad, Game of Thrones, True Detective gibi yapımların kısa ama etkili sezonlarla büyük etki yaratması, yeni dizilerin de bu formata yönelmesine neden oldu.

Dijital platformlar farklı türlerde birçok dizi üretip geniş bir kitleye hitap etmek istiyor. Eskiden bir kanal bir hit diziye odaklanırken, Netflix gibi platformlar “herkes için bir şeyler var” diyor. Nasıl mı?
Bunun için ne yapmak lazım? Kısa sezonlar! Eğer her dizi 25 bölüm olsaydı, platformlar yılda sadece birkaç büyük yapım çıkarabilirdi. Şimdi ise aynı bütçeyle daha fazla dizi üretiyorlar, daha fazla abone çekiyorlar ve platformda kalmamızı sağlıyorlar. Üstelik birden fazla tür sevenler içinde çapraz bağlar ile sadık müşteri kitlesi yaratılmış oluyor.

Eskiden ünlü oyuncular sinema yapar, televizyonu ikinci plana atardı. Oyuncular “dizi ve sinema oyuncuları” olarak ikiye ayrılırdı. Üstelik başarılı bir performans ile ünlü olan dizi oyuncuları da Hollywood’a transfer olur, yeni dizilerde oynamazdı. Ama kısa sezonlar sayesinde sinema oyuncuları artık dizi yapmaya başladı. Çünkü bir aktör için 10 bölüm çekmek 4-6 ay sürerken, 25 bölümlük bir sezon 10-11 ay sürebiliyor. Bu yüzden Nicole Kidman, Meryl Streep, Henry Cavill, Anthony Hopkins, Chris Pratt gibi isimleri dizilerde görmeye başladık.
Bir diğer önemli sebep ise kaliteli prodüksiyon ve ekonomisi. Eskiden TV dizileri daha düşük bütçeli ve stüdyo çekimlerine dayalıyken, şimdi diziler neredeyse sinema kalitesinde. Game of Thrones dizisinin aynı anda bir çok farklı ülkede çekilmesi, kalabalık prodüksiyon ekipleri sayesindeydi ve tabii ki bu ekstra maliyetler ve hazırlanma süreleri demekti. Haliyle bu kalite ve maliyet, bir dizinin 20 bölüm çekilmesini imkansız kılıyordu.
Gelelim Hollywood oyuncularına…Eskiden nadiren bir sezonluk mini dizilerde oynayan starlar, ne oldu da dizilerde oynamaya başladı… Çünkü artık yüksek bölüm başı ücretleri sunulabiliyordu. Amazon Prime’ın yeni projesi ‘The Terminal List’ için Chris Pratt’e 1 milyon 400 bin dolar teklif edilmesi de bunun bir örneği. Tüm bu sebeplerden The Mandalorian gibi bir yapım 25 bölüm sürseydi bütçesi uzaya fırlardı!

Dijital platformlar sadece ABD ya da İngiltere’ye değil, dünya çapında içerik üretmeye çalışıyor.
Tüm bu dizilerin ortak noktası ne? Kısa sezonlar! Böylece platformlar yıl içinde birçok ülkeden yeni yapımları hızla yayına alabiliyor. Ayrıca, kısa sezonlar sayesinde dizilerin yeni sezonları daha hızlı çekilebiliyor, izleyici uzun süre beklemek zorunda kalmıyor.
Ayrıca, kısa sezonlar aboneleri kaçırmamak için bir stratejiye dönüşmüş durumda. Platformlar:

Her şeye rağmen evet, çünkü kim bekleyecek bir sene değil mi ? Eskiden diziler uzun sürsün diye gereksiz bölümlerle doluyken şimdi ise daha kompakt, daha vurucu hikâyeler izliyoruz. Üstelik çok daha iyi oyuncular, teknik ekip ve teknolojiler ile…Ama bunun bir bedeli var: Sevdiğimiz diziler hemen bitiyor! 25 bölümlük sezonlara alışmış izleyici için, 8-10 bölüm “şimdi yeni sezona kadar ne yapacağız?” sorusunu doğuruyor.
Yeni dizi sezonları neden kısa sorunun cevaplarını versekte sizi ikna edebildim mi bilmiyorum, çünkü GOT dizisinin yeni sezonlarını beklerken çektiğim acıyı bende hatırlıyorum. Üstelik Fringe favori dizilerimden ve buraya eklemek için resim ararken yeniden eklemeye karar verdim 🙂 Ama sonuç olarak, artık diziler bir maraton değil, kısa mesafe koşusu gibi. Hızlı başlıyor, yoğun ilerliyor ve bir çırpıda bitiyor. Ama yine de uzun süren tv dizileri de hala var. Tabii ki aynı kalitede olmasalar da…

Okumaya doyamayanlar ve üzücü yazılara bağışıklığı olanlar için V for Vendetta Filmi Üzerinden Demokrasinin Yozlaşması yazımızı da buraya iliştirdik.