Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124
Physical Address
304 North Cardinal St.
Dorchester Center, MA 02124

Bir zamanlar televizyon yoktu; ne dizi maratonları, ne maç keyfi, ne de çizgi filmler… Şimdi hayatımızın vazgeçilmezi olan bu ekran, bizi eğlendiriyor ve dünyayla bağlarımızı güçlendiriyor. Peki, televizyonun çalışma prensibi ve hayatımıza nasıl girdiğini hiç merak ettiniz mi?
Televizyonun ismi bile etimolojik olarak “uzak” anlamına gelen Yunanca tele ve “görmek” anlamındaki Latince visio kelimelerinin birleşiminden geliyor. Bu güzel isim, ilk kez 1900 Paris Dünya Fuarı’nda Rus bilim insanı Constantin Perskyi tarafından kullanılmış. O dönem “Televista” ve “Telephote” gibi farklı isim önerileri de vardı, ancak televizyon halkın favorisi oldu. Türk Dil Kurumu da boş durmadı tabii, bizim için “Uzgörüş” ismini önerdi. Ama kabul edelim, televizyon kulağa daha havalı geliyor…
Her şey, 1884 yılında Paul Nipkow’un icat ettiği Nipkow diskiyle başladı. Bu basit ama dahiyane cihaz, görüntüleri elektrik sinyallerine dönüştürerek televizyon teknolojisinin ilk tohumlarını attı. Ardından, İskoç mühendis John Logie Baird sahneye çıktı ve 1925 yılında ilk mekanik televizyonu geliştirdi. Ancak o zamanlar, bu cihazların düşük çözünürlük ve sınırlı yayın mesafesi gibi bazı sıkıntıları vardı. Yani, bugünkü televizyonlarla kıyasladığımızda neredeyse hayal edilemeyecek kadar ilkeldiler.

Sonrasında işler değişmeye başladı. Elektronik televizyon teknolojisi geliştirildi ve televizyonun çalışma prensibi tamamen dönüşüm geçirdi. Bilim insanları Vladimir Zworykin ve Philo T. Farnsworth, elektron ışın tüpü (CRT) teknolojisi üzerinde çalışarak bugünkü televizyonların temellerini attılar. Görüntü kalitesi bir anda büyük ölçüde iyileşti ve televizyon, hayatımızın önemli bir parçası olmaya başladı.

Sonrasında işler değişmeye başladı. Elektronik televizyon teknolojisi geliştirildi ve televizyonun çalışma prensibi tamamen dönüşüm geçirdi. Bilim insanları Vladimir Zworykin ve Philo T. Farnsworth, elektron ışın tüpü (CRT) teknolojisi üzerinde çalışarak bugünkü televizyonların atası olan tüplü televizyonların temelini attılar. Görüntü kalitesi bir anda büyük ölçüde iyileşti ve televizyon, hayatımızın önemli bir parçası olmaya başladı.

Gelin şimdi eski tarz televizyonların perde arkasına bir göz atalım. CRT televizyonlar, aslında küçük bir elektron gösterisi yapıyor. Bu süreç nasıl mı işliyor? Şöyle anlatayım:

Fosfor, elektronların çarpmasıyla enerji kazandığında ışık yayabilen özel bir maddedir. Bu özelliği sayesinde televizyonun çalışma prensibi ile ekranlarında görüntülerin oluşmasını sağlar.
Bugün işler çok farklı. LED, OLED, QLED ve hatta MicroLED gibi ekran teknolojileriyle tanıştık. Özellikle OLED ekranlar, elektrikle organik bileşenlerin ışık yayması prensibine dayanıyor ve inanılmaz derecede ince, hafif ve enerji tasarruflu cihazlar sunuyor ama bu başka bir yazımızın konusu
Akılda kalacak şekilde kısaltırsak televizyonun çalışma prensibi; Fırlatılan elektronlar, manyetik alan ile istenilen yere hedeflenir ve çarptığı ekranda bir parlama yaratmasıdır. Bu işlem çok daha hızlı yapıldığında bu parlayan noktalar birleşerek istenilen görüntüyü oluşturur.
Umarım bizi okurken içtiğiniz gazozunuz hala soğuktur, soğuk demişken buzdolabının çalışma prensibi yazımızı okumuş muydunuz ?